İLHAN SELÇUK AYDINLANMANIN MEŞALESİYDİ
Hayati Asılyazıcı
Cumhuriyet aydınlanmasının çok değerli bir insanını yitirdik. İlhan Selçuk (1925-2010), Atatürkçü aydınlanmanın, Cumhuriyet’in meşalesiydi. Kemalizm’i, toplumsal gerçekçiliği, diyalektik, sosyalist gerçekçiliğin ilkelerini; Kemalizm’de özümsemişti. Tüm doktrinleri özümsemiş, dünya görüşüyle pozitif felsefenin çağdaş yorumcusuydu. Türkçeyi, Türk Dili’ni, günlük köşe yazılarında ustalıklı kullanan ender yazarlarımızdandı. Tarihsel, sosyo-politik yorumları, türünün en seçkin örnekleri olarak kalıcı yazılardır. Köşe yazılarının özelliği gereği, yazı dilinin her türüne örnek olacak niteliktedir. Aralarında edebî olanlar olduğu gibi, fıkra türüne ait olanlar da basın tarihimizin seçkin örnekleri olarak kalacaktır. Her bir yazıya bakıldığında konusuyla ilgili görselliğini görürsünüz. İşitselliği vardır; bilmediğimiz bir olayı ya da olayları onun betimlemesiyle öğreniriz. Edebiyat yönü ağır basan kimi yazılarında dünya görüşüyle örtüşen yazarlık ustalığı da vardı. Ülke sorunlarıyla yaşamı özdeşleşmişti. Salt ülkenin sosyo-politik ya da ekonomik sorunlarıyla yetinmiyor, dünyanın siyasal ve toplumsal sorunlarıyla ilgili derin gözlemleri vardı. Ülkemizde yeri dolmayacak bir aydın yazardı. Yaptıkları, bıraktıkları, ilkeleri, basın tarihimize geçecek niteliktedir. Elli yıllık basın tarihimizin içinde olduğum için, bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. Yokuşumuzun, şimdi Dalan sayesinde yerinde yeller esiyor (Yokuş’un yani Bab-ı Âli’deki yokuş dağıtıldı). Bu konuda ayrı bir sorun; ülkeler, tarihsel konumu olan yerleri hep koruma altına almışlardır. Bizde ise her alanda tersi yapılmaktadır.
İlhan Selçuk’u Cumhuriyet Gazetesi’ndeki ‘Penceresi’nden önce tanımıştım. Aziz Nesin tanıştırmıştı. Aziz Nesin gibi, İlhan Selçuk ile ilgili anılarım oldukça eski yıllara dayanır. Zamanla dostluğumuz gelişti. Konstantin Simonov, Radi Fiş, Cengiz Aytmatov’un evime konuk geldikleri gün İlhan’ı da birlikte ağırlamıştım. O gecenin ne kadar ilginç geçtiğini, konuklarımın İlhan Selçuk’la kurdukları diyalogu hiç unutamam. Bu geceyi İlhan Selçuk da unutmamıştı; yıllar sonra birkaç kez sözünü bile etmişti. Bir başka müşterek yönümüz, İlhan ve Turhan Selçuk kardeşler Adana Erkek Lisesi’nde okudukları dönemde, edebiyat hocası Sami Göksu idi. Daha sonra Divriği Ortaokulu’na müdür olarak atandı. Benim de hocam oldu. Adana Lisesi Müdürlüğü’nden ortaokul müdürlüğüne atanması bir tenzil-i rütbe idi. Çok değerli bir edebiyat öğretmeniydi.
İlhan Selçuk, 12 Mart Ziverbey’de ve 2008 Mart’ında Ergenekon’da çok ağır günler geçirdi. Aydınlanmanın meşalesi İlhan Selçuk, her zaman yaşayacaktır. Onu, sevgi ve saygı ile anıyorum.