İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Sevgililer Günü Konseri


http://www.idso.gov.tr

"SEVGİLİLER GÜNÜ KONSERİ"
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası
Solist: Hüseyin Sermet
13.02.2015 Cuma, saat: 20:00
"Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi"

 
David Gimenez yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Sevgililer Günü'ne özel Beethoven'in piyano konçertosu ile Ravel'in Bolero'sunu seslendirecek.
Şef: David Gimenez
Solist: Hüseyin Sermet (Piyano)
 
Program
L. v. Beethoven: Piyano Konçertosu N. 4 
D. Şostakoviç: Caz Süitleri
M. Ravel: Bolero
Bilet Fiyatları:
Tam: 22.00 TL
Öğrenci: 12.00 


Hüseyin Sermet

Piyanist, besteci ve eğitimci olan Hüseyin Sermet, gücünün zirvesinde olan bir sanatçı… Geniş repertuarı, imza attığı çalışmalarla taçlandırılmış otuz yıllık kariyeri müzikal ilgi alanlarını ve bir piyanist olarak çok yönlülüğünü yansıtıyor. Sanatçı bugüne kadar, Semyon Bychkov, David Robertson, Lorin Maazel, Mstislav Rostropovich, Vladimir Jurowski, Jonathan Nott, James Gaffigan ve Maria João Pires gibi dünyanın en iyi sanatçılarıyla performanslar ve kayıtlar gerçekleştirerek Symphonieorchester des Bayerischen Rundfunks, Kraliyet Filarmoni Orkestrası, NHK Senfoni Orkestrası, Orchestre de Paris, Londra Filarmoni Orkestrasi ve Detroit Senfoni Orkestrası gibi seçkin topluluklarla çalıştı. Ankara Devlet Konservatuarı, Paris Konservatuarı ve Maria Curcio ile Londra’da eğitim gören sanatçı, Maurice Ravel, Palma de Mallorca Chopin, Ettore Pozzoli, Francesco Paola Neglia, Queen Elizabeth ve Geza Anda piyano yarışmalarında pek çok ödüle layık görüldü. Sermet, Münih ve Paris’te oda müziği dalında ve yazdığı yaylı çalgılar dörtlüsü ile beste alanında “Prix Lili Boulanger” ile ödüllendirildi. Boğaziçi ve Marmara üniversiteleri tarafından fahri doktor ilan edilen sanatçıya 1991 yılında devlet sanatçısı unvanı verildi.

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası

Orkestra Tarihçesi
İstanbul'un müzik yaşamında önemli bir yeri olan ve besteci Cemal Reşit Rey'in yönetiminde 1945 yılında kurulan, temelleri ise 1827'de Donizetti Paşa'nın kurduğu Mızika-i Humayun orkestrasına dayanan İstanbul Belediyesi Şehir Orkestrası, 1972 yılında Kültür Bakanlığı'na bağlanarak İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası adını aldı. 
 
Kadrosu, orkestra şefi Prof. G.E.Lessing ve müdür Mükerrem Berk döneminde kısa zamanda tamamlanarak düzenli konserler verilmesi sağlandı. Daha sonraki yıllarda yurtiçi turnelerin yanısıra İstanbul, Ankara, Bratislava ve Patras uluslararası festivallerindeki konserler gerçekleştirildi. 
 
Orkestra; Anatole Fistoulari, Aaron Copland, Mircea Basarab, Ilarion Ionescu-Galati, Tadeusz Strugala, Alexander Schwinck, Vladimir Fedoseev, Erich Bergel, Jean Perrisson, Ender Sakpınar, Alexander Rahbari, Cemal Reşit Rey ve daha birçok ünlü şef yönetiminde, Andre Navarra, Leonid Kogan, Vaclav Hudecek, Heinrich Schiff, Yehudi Menuhin, Luciano Pavarotti, Jean-Pierre Rampal, Sabine Meyer, Gidon Kremer,
James Tocco, Lazar Berman, Natalia Gutman, Güher-Süher Pekinel, Fazıl Say, İdil Biret, Suna Kan, Ayşegül Sarıca, Ayla Erduran, Verda Erman, Leyla Gencer, Gülsin Onay, Hüseyin Sermet, Antje Weithaas, Cihat Aşkın, Daniel Shafran, David Geringas, Truls Mork, Gustav Rivinius, Pierre Amoyal, Alexander Rudin, Alexander Melnikov, Milan Turkovic, Efe Baltacıgil, Luis Bacalov, Alexander Markov, Jose Carreras, Ida Kavafian, Tedi Papavrami, Ilya Gringolts, Antonio Meneses, David Helfgott, Radu Lupu ve orkestramıza atanan devlet solistlerimizden Gülşen Tatu, Burçin Büke ve Tuncay Yılmaz gibi solistlere eşlik etti.
 
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Türk bestecilerinin eserlerinin birçoğunu ilk kez seslendirmiş, radyo ve televizyon programları yapmıştır. Türk sanat ve kültürünün yurtdışında tanıtımı için İspanya (1990 ve 1993), İtalya, Yugoslavya, Çekoslovakya, Avusturya, Yunanistan ve ABD'nin Memphis kentinde açılan "Muhteşem Süleyman" sergisi (1992) sırasında konserler vermiş, 1993 yılında Münih'te yapılan " Europa Musicale" Festivali'nde ve 2000 yılında Yunanistan'da yapılan Atina Festivali'nde Türkiye'yi temsil etmiştir. Topluluk, 2002 yılında Bulgaristan'a yaptığı 15 günlük turnenin yanı sıra, 2003 yılı Ekim ayı başında Japonya'da organize edilen Asya Orkestralar Haftası'nın açılış konserini vermek üzere davet edilmiş ve Tokyo Opera Salonunda verdiği konser büyük başarı kazanmıştır. 
 
Haziran 2008’de, Mısır’ın Kahire ve İskenderiye kentlerindeki konserleriyle büyük takdir kazanan orkestramız, Kasım 2009’da Almanya turnesinde, 2012-2013 konser sezonunun Ekim ayında ise beş konserlik İspanya turnesini gerçekleştirmiştir.
 
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın Kuruluşu ve Geçirdiği Evreler
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, ilk tam kadrolu konsere 1945 – 1946 yıllarında başladı. Ama gerçekte İstanbul'da çok sesli müzik hareketleri çok daha önce başlamıştı.İlk kez 1524'de Venedik Elçisi tarafından İstanbul'da yaşayan İtalyanlar için bir bale gösterisi düzenlenmişti. 1543'de Fransa kralı I. François, iki devletin imzaladığı barış antlaşmasını üç konserle kutlamak için saray orkestrasını Kanuni Sultan Süleyman'a göndermişti. Bu gibi olaylar dışında ilk Türk orkestrası ise, Sultan müzikçilerinden oluşturulan ve başına şef Manguel'in getirildiği toplulukla başladı. Daha sonra Viyana'dan çağrılan, ünlü İtalyan Opera bestecisi Gaetano Donizetti'nin kardeşi Guiseppe Donizetti (1788-1856), 1827'de Muzika-i Hümayun adı verilen orkestranın gerçek kurucusu oldu. Donizetti orkestrayı 28 yıl, ölümüne kadar yöneterek İstanbul Senfoni Orkestrası''ın temelini atmıştır. 
 
Padişah tarafından Paşa ünvanı ile ödüllendirilen Donizetti'den sonra yine İtalyan şefler görevlendirildi : Angelo Mariani, Pisani, Callisto Guatelli(Paşa). Orkestrayı yöneten ilk Türk şef ise orkestranın flütçülerinden Saffet Atabinen (1858-1939) oldu. Saffet Bey saray orkestrasını dışardan elemanlar alarak genişletti ve Viyana klasiklerini seslendirdi. Osman Zeki Bey zamanında ise orkestra 17 Aralık 1917 ile 31 Ocak 1918 günleri arasında ilk kez yurtdışı turnesine çıkarak Viyana, Berlin, Dresden, Münih, Budapeşte ve Sofya'da Beethoven'ın Eroica Senfonisi, Wagner'in Parsifal Prelüdü ve Weber'in Oberon Uvertürü programını başarıyla çalmış ve dönüşünde Union Française'de halk huzurunda ilk konserlerine başlamıştı. 
 
Cumhuriyet'in ilanından sonra Muzika-i Hümayun 1924 yılında Ankara'ya alındı; orkestraya Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası, bandoya ise Riyaset-i Cumhur Armoni Mızıkası adı verildi ve içerdiği Fasıl Heyeti kaldırıldı. Günümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın çekirdeği olan Müzika-i Hümayun'dan geri kalanlar ise İstanbul'da küçük oda müziği konserlerini sürdürdü. 
 
1931 yılında ilk kez yabancı bir uzman, Avusturyalı besteci ve öğretmen Prof. Joseph Marx (1882-1964) çağrıldı. Bu arada konservatuarda armoni dersleri veren Hasan Ferit Alnar ve Cemal Reşit Rey, aralarına Bülent Tarcan, İzzet Nezih Albayrak, Ömer Refik Yaltkaya ve besteci Adnan Saygun'un da katılmasıyla çoğunluğunu amatör müzikçi ve öğrencilerin oluşturduğu orkestra ile konserler düzenliyorlardı. 
1930'lu yıllarda ünlü solistleri davet eden bir orkestra durumuna geldiler. Jascha Heifetz'in İstanbul'a gelmesinden sonra, Fransız piyanist Alfred Cortot ile ünlü kemancı Zino Francescatti de Cemal Reşit'in yönetiminde Tepebaşı Tiyatrosunda konserler verdiler. 1943 yılında verdikleri bir konseri izleyen Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün "Borular nerede?" sorusunun üstüne, İstanbul Belediye Konservatuarı'na bağlı İstanbul Şehir Orkestrası'nın kurulması hız kazandı. İsmet İnönü, her türlü yardımı alan Ankara Orkestrası'nda her zaman gördüğü üflemeli çalgıları kastetmişti. 
 
İstanbul Şehir Orkestrası ile ilk konserini Cemal Reşit Rey yönetiminde, 13 Aralık 1945 Perşembe günü Beyoğlu'ndaki Saray Sineması'nda verdi. Programda Beethoven'ın Egmont Uvertürü, Bizet'in No.1 L'Arlesienne Süiti ve César Frank'ın Re Minör Senfonisi yer alıyordu. Özellikle Franck'ın dev senfonisi çok güç olamasına karşın büyük bir ustalıkla çalınmış, böyle bie eserle ilk konserini veren orkestra ve şefi büyük başarı kazanmıştı. İleride, yıllar sonra bile bu başarı hatırlanacak, orkestra 1960'lı yıllarda eski gücünü kaybetme tehlikesiyle karşılaşınca bu örnek gösterilecekti. Mali gücü çok kısıtlı olan orkestra 1940'lardan önce de konserlerini sinema salonlarında, provalarını Tepebaşı'ndaki konservatuarın çatı katında, ya da kömürlüğünde gerçekleştiriliyordu. Bu arada Barbaros İlkokulu'nun müsamere salonunda da çalışan orkestraya Alman Lisesi'nin Türk müdiresi okulun müzik salonunu veriyor, Cortot, Thibaut, Prihoda, Cassado, Iturbi, Kempff gibi sanatçılarla provalar orada yapılıyordu. Ancak 19 Kasım 1949'da açılan İstanbul Radyosu, büyük stüdyosunu İstanbul Şehir Orkestrası'na açınca, 1950'den sonra topluluk biraz rahatladı. Ayrıca aynı kadro İstanbul Radyosu Senfoni Orkestrası adıyla hem yayınlara katılıyor, hem de haftalık konserlerini hazırlayabiliyordu. 
 
1960'da İstanbul Şehir Operası'nın açılmasıla İstanbul Şehir Orkestrası üyeleri o yıllarda daha da yoğun bir çalışma temposu içine girmiş, Radyoevi – Konser Salonu – Opera üçgeni arasıdaki trafik artmıştır. Provalarını İstanbul Radyosu'nda yapan orkestranın çalgıları Radyoevinde durmakta, h
er konser için Şan Sineması'na taşınmakta, ayrıca haftada 9 kez operaya götürülmekteydi. O yıllarda düzenli olarak iki haftada bir, Pazar sabahları konser veren İstanbul Şehir Orkestrası, Belediye Konservatuarı'nın diploma konkurunda da genç mezunlara eşlik etmekteydi. 1963 ve 1965 yılları Ocak aylarında, İsmet İnönü'nün de izlediği ve sanatçıları tek tek tebrik ettiği iki Ankara konseri gerçekleştirilmiş, şef Cemal Reşit Rey ilk konserde, " İşte borular Paşam!" cevabını verebilmiştir. 
 
Ancak o yıllarda Belediye Konservatuarı'nın keman ve piyano dallarından başka sınıflara öğrenciler ilgi göstermediğinden, yaşlanan orkestra üyelerinin yerini genç mezunlar alamamakta, hafif müzik orkestralarının cazip ücretlerle gençleri kapmaları problemler doğurmaktaydı. 
 
İstanbul Şehir Orkestrası'nın bütçesinin, Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'ndan altı kat az olması, Şan Sineması'na her konser için 1.000 lira ödeyen ve zaten borç içinde yüzen Belediye'nin maaşlarla diğer masrafları karşılayabilmesinde çeşitli problemler yaratmaktaydı. O yıllarda İstanbul Şehir Orkestrası'nın devlete bağlanması için pek çok yollar araştırılmış, Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunulmuştur. Hatta Ankara konserlerinin bir nedeni de İstanbul Şehir Orkestrası'nın kalitesini göstererek bu yardıma hak kazandığı ıspatlamaktı. 
 
10 yıl süreyle Şan Sineması'ndaki iki haftada bir olmak üzere konserlerini sürdüren İstanbul Şehir Orkestrası, 1969'da İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin kuruluşuyla 27 üyesi bu kuruma ve Devlet Tiyatrosu'na geçmesiyle zayıfladı. 1968'de de şef Cemal Reşit Rey'in hastalığından sonra, yaş haddi nedeniyle emekliye sevkedilmesiyle orkestra Demirhan Altuğ ve konuk şeflerce yönetildi. 12 Nisan 1969'da İstanbul Kültür Sarayı adıyla açılan opera, İstanbul Şehir Orkestrası'nın müzikçilerine daha yüksek ücretler ödeyerek kendine çekmişti. 
 
İstanbul Şehir Orkestrası 1969-1970 mevsiminin ilk konserini 13 Ekim 1969'da yine Şan Sineması' nda Demirhan Altuğ yönetiminde gerçekleştirmiş, Spor ve Sergi Sarayı karşısındaki, Belediyeye ait Sümerbank pavyonu restore edilmek üzere orkestraya verilmesine karşın, onarımı bitince Şehir Tiyatrosu'na verilmişti. Bu arada Şehir Operası Müdür Yardımcısı Turgut Boztepe Sakarya Milletvekili olmuş, 1969 yılı Aralık ayında Meclise, Şehir Orkestrası'nın dağılmasını önlemek üzere bir kanun teklifi sunmuş, müzikçilere de Devlet Opera ve Tiyatrosu santçılarına verilen ücretin ödenmesini önermişti. İstanbul Şehir Orkestrası'nın devlete bağlanması çalışmaları da o yıllarda yine sonuçsuz kaldı. 
 
1970 yılında 15 konser verebilen orkestranın 69 kişilik kadrosunda ise 1971 yılında 12 boş kadro olmasına karşın bunları mali güçlükler nedeniyle dolduramamıştı. O yıl Radyoevi'nde prova yapmak da güçleşmiş, Ankara CSO şefine ayda 36.000.-TL ödenirken İstanbul Şehir Orkestrası'na sürekli bir asıl şef temin edilememişti. 1969'da 10 konsere gelen 6645 dinleyici sayısı, 1970'de %45 eksiğiyle 3554'e düşmüştü. 27 Kasım 1970'de İstanbul Kültür Sarayı'nın yanması ise, hiç olmazsa provalarını bu binada yapmak üzere uğraşan İstanbul Şehir Orkestrası'nı daha da zor duruma soktu. Şehir Orkestrası 1972 Mayıs ayında ise yaşlanan 15 üyesinin daha ayrılması sonucunda 35 kişi kalmış, tümüyle dağılma tehlikesi baş göstermişti. 
 
İrkin AKTÜZE
 

Sayfa düzeni: Tenise Yalçın evetbenim

tenise.yalcin@gmail.com 
İleti Haber: Biletix/ Zorlu Center PSM

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir