Türk Dili Dergisi 28 yaşında; 163.sayısı okurları ile buluştu

Türk Dili Dergisi

Aylık Dergi
Yıl: 28, Cilt: 28, Sayı: 163, ISSN 1301 – 465X  TEMMUZ – AĞUSTOS 2014, Ederi: 7 TL.
Sorumlu Yönetmen: Ahmet Miskioğlu

Ahmet Miskioğlu
Ali Dündar
Ahmet Kocaman
Mehmet Yalçın
Mehmet Başaran
Cüneyt Tandoğan
Turan Tan
Tansu Bele
Nevra Bucak
Dursun Özden
Nuray Gök Aksamaz
İbrahim Ortaş
Gökhan Çağlayan
Süreyya Ülker
Yıldız Tümerdem
Yılmaz Karaçalı
Okan Baba
Emine Azboz
Onur Aydın
Turgut Acar
Ruşen Eşref Yılmaz
Hikmet Kurter
İnci Aydın
Atiye Tümüklü
Hasan Akarsu
Arat Ovalı
 


Ahmet Miskioğlu-Türk Dili Dergisi Sorumlu Yönetmeni/ Görsel: Tenise Yalçın

Türkiye'mizin Durumu
 
Ahmet Miskioğlu
     Bilindiği gibi, çevremizdeki bütün uluslarla bozuşmuş durumdayız. Suriye ile kavgalıyız, İsrail'le kavgalıyız, Mısır'la kavgalıyız, Libya ile kavgalıyız, Irak ile kavgalıyız vb… Nasıl oldu da bozuştuk bu devletlerle? Sorunlar, bitmez tükenmez sorunlar bizi   boğmaya başladı. Şimdi, bizde de, onlarda da karışıklıklar var, terör var.
     Bu durumun suçlusu kim?
     Bütün bunlara, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak olağanüstü bir üzüntü ile katlanmaya çalışıyoruz. Katlanmak zorunluğundayız.
     Olan bitenleri görebilmek için bütün büyük gazeteleri izliyoruz, her gün… Şu üç gazete başta, abcesel sıra ile: Aydınlık, Cumhuriyet, Sözcü… Bu üç gazete, öbür büyük gazetelerle birlikte Türkiye'ye ayna tutuyor; Türkiye'ye ve bütün yeryüzüne ayna tutuyor… Gazetelerde çok bol haberlerden başka siyasal yazılar bulunduğu gibi, ekinsel ve bilimsel yazılar da var Her üçünde de var Türkıyemizi bu aynalardan izlemek durumundayız. Kuşkusuz, bilimsel ve ekinsel dergiler de var.

Türkiye'de "Hukuk Devleti" kalmadı

     8 Haziran 2014 Pazar günü Cumhuriyet'te "Ne Yer, Ne Yâr Kaldı…" başlıklı yazısında Emre Kongar, düştüğümüz durumu vurguluyor. Şunları da söylüyor:
     «Polis müdürüne "Emrimizi yasalara uygun değilse de uygulayın, gerekirse sonradan yasayı değiştiririz, yaptığınızı kanuna uygun hale getiririz." deniyor…
     Gerçekten de pek çok yasa iktidarın işine geldiği gibi değiştiriliyor, insanların suçlan suç olmaktan çıkarılıyor. (…) yüzlerce polisi, savcıyı, yargıcı görevden alıyor, atama yapıyor… Ama gene de yüksek yargı organlarının verdiği kararları bile uygulamıyor…»
Adnan Menderes'in sonunu "Erdoğan Şiddeti" Hazırladı.
      Sözcü gazetesinde, 8 Haziran 2014 günlü yazısında Soner Yalçın bütün bir sayfa dolusu yazıyor;   Bize yakın geçmişimizi, hırstan gözü dönmüşlüklerimizi   birer   birer anımsatıyor. Küçük bir parçayı aşağıya alıyorum:
     «İnönü'nün 3 Nisan 1960ta Kayseri'deyapılacak CHP kongresine katılmasına hükümet izin vermedi! (…)
      (…) İnönü, silahlı tecavüzlere maruz kalan silahsız halka geçmiş olsun demek için Yeşilhisar'a gideceğini açıkladı. (…)
      İnönü'yü taşıyan tren saatlerce istasyonda bekletildi; Menderes, İnönü'nün bulunduğu vagonun sökülüp istasyonda bırakılarak trenin yoluna devam etmesini emretti.
      Sonu&
ccedil;ta , İnönü Yeşilhisar'a sokulmadı.
      Yeşilhisar TBMM gündemine getirildi ve ipler koptu…»
Başbakana Dilekçe
      8 Haziran 2014 günü, Sözcüde Başbakana Dilekçe adlı uzun yazısında Kemal Baytaş, şunları da söylüyor:
      «Çiftliğiniz gibi kendi ikbaliniz uğruna ülkeyi feda ediyor, "Güneydoğu Kürt devletine" karşılık, Cumhurbaşkanlığınıza oy takası yapıyorsunuz.
      Zerre kadar nedeni olmayan bir akıl tutulması "hayali bir Ortadoğu liderliği uğruna Sünni ve Şii Müslümanları birbirine kırdırıyor, ülkeyi Suriye batağına gömüyorsunuz.
      %50 oyla iktidara geldiniz. Rahatlık batıyor mu? Aklınızı mı yitirdiniz? Neden işi gücü bırakıp yüce Kurtarıcı Atatürk'le uğraşıyorsunuz? Neden her gün yeni bir sorun yaratıyor, hem sizin, hem ülkenin başına dertler açıyorsunuz?»
 
***
      Açılım güldürüsü (komedisi) oynanıyor ülkemizde…
      Anımsayacaksınız, Hükümetin başı TC'ye sürekli düşmanlık yapan terörist PKK'lıları "Gelin sizi bağışlayacağız!" diyerek ülkeye çağırdı. Ayaklarına değin yargıçlar göndererek onları akladı. O yargıçlar-savcılar ki, Türk subayını, astsubayını, üstsubayını, generalini suçlayarak karalamışlar ve hapislere atmışlardı. Ayaklarına gittikleri teröristler, "Hayır, biz eylemlerimize bağlıyız, bu eylemlerimizi bırakmıyoruz!" dedikleri halde onları akladılar; ülkenin içlerine buyur ettiler. Emre Kongar'ın dediği gibi, gerçekten hak. hukuk yok mu, yasa-masa   yok   mu Türkiye'mizde?»
      Ülkemizin iç bölgeleri teröristlerle doldurulmuş durumdadır
      Bu durumlann suçlusu kim?
      Bugün, anlaşılıyor ki, güneydoğumuzun "bütün kaleleri' TC düşmanlarının eline geçmiş durumdadır. Devlet araçlarını ateşe veriyorlar. Yollarda asfaltları söküp hendek açıyorlar yolları kapatıyorlar Yol kesip kimlik soruyorlar. Ordu birliğinin gönderine çıkıp Türk bayrağını indiriyorlar:
      Yollan kesiyorlar… Yollan kapatıyorlar… Teröristler adına kimlik denetimleri yapıyorlar… Kim bunlar? Türkiye, kimlerin elinde?
      Türkiye'de sanki devlet yok. Sanki teröristler devleti ete geçirmişler.
      Bu durumların suçlusu kim?
      Suçlu kimse, o, teröristlerle ortak demektir. Gizli anlaşması var demektir.
      Şu bilinen bir gerçektir:
      «Yönetim başında olanlar, aymazlık, sapkınlık ve üstelik hayınlık içinde bulunabilirler Dahası, yönetim başında olanlar, kişisel çıkarlarını yurdumuza girip yayılmış olan dış düşmanların siyasal erekleri ile birleştirebilirler Ulus yoksulluk ve sıkıntı içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir!»
      İşte böyle bir durumda, Türkiyemiz başkanlık seçimine hazırlanıyor Bu halk, bu sıkıntı içinde ezgin ve bitkin düşmüş halk, kime oy verecek acaba?

Alıntı: Türk Dili Dergisi 163.sayı/ başyazı
 
Sayfa düzeni: Tenise Yalçın evetbenim
tenise.yalcin@gmail.com
 Haber Kaynak
Türk Dili Dergisi 163.Sayısı- Ahmet Miskioğlu başyazısı
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir