*…Latife Hanım’ın kız kardeşinin torunu Muammer Erboy, İzmir ilimizin Çeşme ilçesindeki evinde ağustos aylarında üç yıldır “Emre Elivar Geceleri” düzenliyor.Emre Elivar (1976), özellikle son iki yıldır yaptığı çıkışla klasik müzik camiasında kendisine çok sağlam yer edinmiş genç bir piyanistimiz. Geçenlerde Franz Schubert’in “Drei Klavierstücke d 946” ve Robert Schumann’ın “Etudes Synphoniques Op. 13” içeren mükemmel bir de kayıt çıkardı, hem de Sony gibi fevkalade önemli bir markadan. Muammer Erboy’un evi mumlarla ışıklandırılmış muhteşem bir bahçe içinde. Kuyruklu piyanonun da bulunduğu salonsa üç kuşağın zevk imbiğinden süzülmüş eşyalarla dolu. Ve davetliler… Elli civarındaki davetlilerin hepsi seçkin… Halit Ziya Uşaklıgil’in torunu; Kopenhag Kahire, Washington, ve Paris’te görev yapmış Büyükelçi Bülent Uşaklıgil’in kızı; uzun yıllar Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Müdürlüğünü de yapmış, yani bir anlamda “selefim” Emine Uşaklıgil, ünlü yazar Ayşe Kulin, kırk beş yıllık tiyatro emekçisi Dilek Türker, NNN Halkla İlişkiler Şirketi’nin patronu Nil Adula, Andante Müzik Dergisi yazarı Feyzi Erçin, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Kadın Çiftçileri Başkanı Selmin Karaosmanoğlu, Çeşme’nin Yıldızburnu semtinin saygın lokallerinden “No. 15”in sahibi Simin Karaosmanoğlu, Karaca ile Zeynep Taşkent ve daha kimler de kimler… Köpüklü şaraplar ikram edildi. Konser sonrasında mükellef bir ziyafet verileceği bahçeye serpiştirilmiş on masanın zevkli düzenlemelerinden, mutfaktaki gizemli telaştan sezinlenmekteydi. Emre Elivar, saat 21 sularında piyanonun başına geçti ve Robert Schumann (1810-1856)’ın, Ernst Theodor Amadeus Hoffmann (1776-1822)’a ait “Fantasiestücke in Callot’s Manier” romanındaki “Kapellmeister Kreisler” adlı karakterden etkilenip yazdığı, sekiz bölümden oluşan son derece ilginç yapılı Opus 12 (1831)’siyle bu “çok özel” konserine başladı. Emre Elivar, daha ilk fanteziden (Äußerst Bewegt) başlayarak öznel anlatımı, düş gücünü kullanışı, piyanonun olanaklarını ustaca kullanışı, duygu paletinin zenginliği ve betimleyici özelliğiyle Schumann’ın o pek bilinen hem ince duyarlılığını, hem de ele avuca sığmayan fırtınasını dinleyenlerine pek güzel duyurdu. Sekizinci fantezi “Schnell und Spielend”e noktayı koyduğunda salon damacanadaki su örneği alkışlarla çalkalanmaktaydı. Emre Elivar, alkışları aldı kabul etti, alnında biriken terleri sildi, bir koşu mutfağa gidip bir bardak su içti, hiç ara vermeden konserinin ikinci parçasına geçti: Opus 18 Do Majör Arabesque (1839)… Geçti ve daha ilk bölümden itibaren gönül ilişkilerinin Schumann’ın yaşamında ne denli önemli bir yer tuttuğunu dinleyenlerin beynine adeta “nakşetti”. Schumann’ın büyük aşkı, Leipzigli piyano öğretmeni Friedrich Wieck’in kızı Clara geldi aklıma. Clara da çok yetenekli bir besteciymiş. Friedrich Wieck, her ne hikmetse gençleri birbirinden ayırmak için elinden geleni yapmış, ama becerememiş. 1837’de sözlenmişler, gel gelelim uzun süre bir araya gelememişler. Robert Schumann acılar denizinde yüzmüş, ıstırabın “halisini” çekmiş. Bu bestenin uğuru-kademi midir, nedir bilemem, 1838-1839 yıllarında Clara’nın çalması için işte bu çok başarılı piyano eserini bestelemiş. 1840’da yasal engelleri aşarak evlenmişler. Robert Schumann’a “romantiklerin en romantiği” dendiğini bilirdim, o romantikliğe kaç kere de tanıklık etmiştim, ama o gece Emre Elivar’ın romantizmin tüm öğelerini duyurmasıyla tüyüm tüsüm dineldi. Schumann’ın özel dünyasındaki iniş çıkışları, Clara’ya olan tutkulu aşkını gözlemledim. Kendini Ren nehrine atmasından, akıl hastanesindeki acıklı ölümüne kadar, bir romantik sanatçının tüm özelliklerini Emre Elivar’ın transandantal (aşkınsal, yani sınırlarda olan karşılığı olarak kullanıyorum) tekniğinde, çevikliğinde, yumuşaklığında, esnekliğinde gözlerimin önüne getirip seyrettim. Schumann’ın zihinsel hastalığından, hastalığının tüm o psikolojik iniş çıkışlarından ne de çok etkilendiğini düşündüm. Emre Elivar’ın tuşelerinde, sarsılmış dengenin insanda yarattığı korkuyu tüm yönleriyle sezdim. Elivar, eserin polifonisinin (çoksesliliğinin) zenginliğine katkılar sağladı, katkılar sağlarken içimi dağladı.
O akşam, akşamlardan çok başka bir akşamdı.
Üstün Akmen
Evrensel Gazetesi
16 Nisan 2010Sayfa düzeni: Tenise Yalçın evetbenim
Alıntı: 03.11.2010 tarihli Evrensel Gazetesi