Bilinen ve bilinmeyen yönleriyle Müşfik Kenter
Hayati Asılyazıcı
Türk tiyatrosunun çınarlarından biriydi Müşfik Kenter (1932-15 Ağustos 2012). Usta bir oyuncu olarak tiyatromuza adını yazdırdı. Mayıs 2012’ye kadar hocalığını ve yönetmenliğini devam ettirdi. MSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü‘nde emekli oluncaya kadar yapmış olduğu öğretim görevi, onun eğitmen olarak niteliklerini ortaya çıkardı. Bu nedenle çok sevilen bir hoca idi. MSÜ’den emekli olunca, Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun Genel Sanat Yönetmenliğini üstlendi. Burada da genç oyuncuları eğiterek sahneye koyduğu oyunlarda başarısını sürdürdü. Ayrıca Haliç Üniversitesi’nin Tiyatro Bölümü Başkanlığını yaptı. Tiyatro ile öylesine bütünleşmişti ki beklenmeyen ölümü ancak bu görevlerinden onu ayırabildi.
Müşfik Kenter, ablası Yıldız Kenter ile Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan ayrıldı ve İstanbul’a geldi. İstanbul’da Türk tiyatrosunun kurucusu ve hocaları Muhsin Ertuğrul ile yıllar sürecek bir tiyatro yönteminin oluşmasını sağlayan ilk çalışmalarına başladı. Bir süre sonra Kent Oyuncuları adını alacak olan tiyatronun ilk oyununu sergilediler (1959). M.Gibson’dan Bedia Akkoyunlu’nun dilimize çevirdiği “Salıncakta İki Kişi” adlı oyun, Karaca Tiyatro’da olağan üstü büyük ilgi gördü. Kapalı gişe giden oyun iki dönem oynandı. İşte bu oyun Kenter Kardeşleri, İstanbul seyircisiyle buluşturmanın ötesine taşıdı.
Kenter Kardeşler İstanbul tiyatro severlerine çok değişik karakter oyunculuğunu ve yorumunu da getirmişti. Aslında oyuncu-izleyici arasındaki iletişimin yeni boyutunda bir ayrıcalık vardı. Üst üste sergiledikleri birkaç oyundan sonra dönemin ünlü eleştirmeni Adnan Benk, Kenter Kardeşleri öylesine övgüye tutmuştu ki; tiyatromuza ‘Kenter Ölçüsü’ diye bir tanımlama getirmişti. Andan Benk’in, ‘Kenter Ölçüsü’ dediği İstanbul tiyatrosundaki Kenter Kardeşler’in yorumunda ‘Stanislavski Yöntemi’ olan bir sistemdi. Benk, Stanislavski Yöntemi’ni Kenter Ölçüsü olarak tanımlarken bir ayrıcalık getiriyordu.
Müşfik Kenter, Kenter Tiyatrosu’nda Nasrettin Hoca adlı tek kişilik oyununu sergilediği dönemde(2004) Ulusal Kanal Televizyonu’nda on bir yıldır yapmakta olduğum Sahne Sanatları programımda konuğum olmuştu. Bu programımda tüm Türkiye’nin yakından tanıdığı Müşfik Kenter’i Ulusal Kanal izleyicilerine tanıtırken, Salıncakta İki Kişi adlı oyunu ile İstanbul tiyatro severlerine Stanislavski Yöntemi’nin en başarılı örneğini sunmuştunuz diye bir nitelemede bulundum. Adnan Benk’in size yakıştırdığı Kenter Ölçüsü nitelemesi aslında budur dedim.
İstanbul’da tiyatro izleyicileri ile Kenter Kardeşleri buluşturan, Muhsin Ertuğrul, Stanislavski Yöntemi’ni çok iyi biliyordu. M. Ertuğrul, Moskova Sanat Tiyatrosu’nda Stanislavski ve Nemiroviç-Dançenko ile dört yıl çalışmıştı. Muhsin Ertuğrul, o yıllarda Stanislavski Yöntemi’ni Türkiyeye getiren ilk tiyatro insanıydı.
Müşfik Kenter, Ankara Devlet Konservatuarı’nda Stanislavski Yöntemi’nin uzmanlarından olan Prof. Carl Ebert’in öğrencisi olmuştu. Bu nedenle oyunculuğunda görülen yorumlar onun başarısındaki temel etkendi. Üstün yeteneği rol aldığı bütün karakterleri inanılmaz başarıya taşımasının en büyük nedenidir.
Müşfik Kenter, Site Tiyatrosu’nda Kent Oyuncuları adı ile oyunlarını sürdürdü. Daha sonra Beyoğlu’nda Ses Tiyatrosu’na geçildi. Bu sahnede, Harbiye’deki Kenter Tiyatrosu kuruluncaya kadar çok sayıda yerli ve yabancı oyunlar sergilendi. Müşfik Kenter, Kenter Tiyatrosu’nda bugüne kadar segilenen yüze yakın oyunların büyük çoğunluğunda rol alarak tiyatrosunun kurumsallaşmasına katkı sağladı. Bu oyunlardan olağan üstü yorumlarıyla izlediğimiz bazı ünlü yapıtları buraya alıyorum: Yarın Cumartesi, Öfke, Antigone, Raşomon, Büyük Sebastiyanlar, Nalınlar, Martı(iki ayrı yapım olarak sahnelendi), Derya Gülü, Kim Korkar Hain Kurttan, Üç Kuruşluk Opera, Deli İbrahim , Mikadonun Çöpleri, Hamlet, Çöl Faresi, Bedel, Üç Kızkardeş, Çiçu, İçerdekiler, Fareler ve İsanlar, Atak Takımı Arasında, Oturma Odası, Günden Geceye, Kafesten Bir Kuş Uçtu, Vanya Dayı, Ay Herkese Gülümser, Bir Garip Orhan Veli, Shakespeare Kolajı, Huysuz İhtiyar, Cyrano de Bergerac, Babalar ve Oğullar, Savunma, Arzu Tramvayı, Kuva-i Milliye, Ramiz ile Jülide, Aşk Mektupları.
Türk tiyatrosunun görkemli oyuncusunu saygıyla selamlıyorum…
Hayati Asılyazıcı
hayatiasilyazici@yahoo.com
Alıntı: Aydınlık Gazetesi
