Strazburg Perinçek’i bekliyor
Hayati Asılyazıcı
Ortada bir gerçek var. Gerçek, Türkiye Cumhuriyeti’ni ilgilendiriyor. Lozan’dan günümüze kadar çağdaş uygarlığın beşiği diye bilinen Avrupa ülkeleri emperyalist oyunlarından asla vazgeçmiyor. Önce İsviçre devleti bir karar aldı. “Soykırım yoktur” demenin suç olduğunu kabul etti. İsviçre devleti İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ülkelerini soyan her soyguncunun paralarını bankalarında saklayan bir yönetime sahiptir. Hitler Almanyası Avrupa’yı kasıp kavururken neden İsviçre’ye bir fiske olarak dokunmadı? Bunun yanıtı çok açık ve net. 24 Temmuz 1924’te Lozan zaferini Atatürk önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti başarıyla sonuçlandırdı. Kuvayı Milliyecilerin zaferini bütün dünya onaylamıştı. Bir tek ebedi ve ezeli düşmanımız olan ABD, Lozan Barış Antlaşması’nı tanımamıştı. Son yıllarda NATO’yu arkasına alan ABD bir terörist uygulama içerisinde NATO’yu kullandı. Irak’ı, Libya’yı dolaylı olarak Ortadoğu’yu alt üst etti. Rusya Federasyonu ve Çin, Ortadoğu katliamını üzülerek de olsa uzaktan izlemekle yetindi. ABD Ortadoğu’dan Afganistan ve Pakistan’ı da kana bulamayı sürdürüyor. Bütün bunları yaparken Türkiye’yi ve İsrail’i BOP planına ortak ederek halkları birbirine düşürüyor. Hangi terörü ne zaman ve nerede destekleyeceğini zaman dilimleri içerisinde açıklıyor. Fransa’daki son terör olayları kınanırken PKK’nın bütün terörist girişimlerini ABD ve Avrupa görmezden geliyor.
TÜRKİYE’YE TAKINTILI BİR AVRUPA
Şimdi, “Ermeni katliamı vardır” diyen İsviçre’den sonra İsveç ve Yunanistan da aynı kararı aldı. Bunlar bu tür kararlar alarak adlarını duyurmak istiyor. Avrupa’nın hastalığıdır; Osmanlı İmparatorluğu ile 600 yıl uğraşmışlar ve sonunda hasta imparatorluğun çöküşünde ülkeyi parçalama olanaklarına sahip olmuşlardı. Abdülhamit ve Vahdettin’in yönettiği koca imparatorluk gözyaşları içerisinde bütün cephelerde savaşı yitiriyor, koca imparatorluk karanlıklara gömülüyordu. Vahdettin’in Sevr Antlaşması’nda Mustafa Kemal ve arkadaşları Ankara’da toplanarak bu teslimiyetçiliğe başkaldırdı. Ve Kuvayı Milliyeci ruhu ile Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Lozan Konferansı’nın baş mimarı Mustafa Kemal’di ama uluslararası büyük diplomasi başarısını gösteren de İsmet İnönü oldu.
Doğu Perinçek, İsviçre’de ikinci Lozan zaferini elde etti. Büyük savaşım vererek yalan yanlış belgeleri yırtıp atarak gerçek ağırlığı 90 kilo tutan belgelerle Ermeni Soykırımı’nın bir emperyalist yalan olduğunu haykırdı ve zafere ulaştı. Bütün baskıları yıktı. Böyle bir olayın yalan olduğunu kanıtladı. Doğu Perinçek bir akademisyendir. Hukuku bütün yönleriyle iyi bilir. Ünlü bir yazar ve çok nitelikli bir aydındır. Şimdi 28 Ocak’ta Strazburg’da yapılacak olan duruşmaya gidebilmesi için yurtdışına çıkış yasağının kaldırılması gerekiyor. AKP Hükümeti ve onun cumhurbaşkanı bu büyük duruşma karşısında sessizliğini sürdürüyor. Çünkü ABD, Avrupa ve İsrail, Doğu Perinçek’in Strazburg’daki duruşmaya katılmasını istemiyor! Bu kadar kesin ve açık. Türk hükümeti sessizliğini sürdürdüğü sürece bu baskıya boyun eğdiğini kabul etmek zorundayız. Her konuda konuşan Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu neden sessizliğini koruyor? Bu olay karşısında çıkış izni verilmezse AKP Hükümeti, sözde Ermeni soykırımını sessizce kabul etmiş duruma düşecek. Gecikmiş olsa da AKP Hükümeti, Türkiye’nin ayağına takılmak istenen esaret zincirini kıracak olan duruşma için Doğu Perinçek’e çıkış izni vermelidir.
Hayati Asılyazıcı
hayatiasilyazici@yahoo.com
Alıntı: Aydınlık Gazetesi
17 Ocak 2015