ELEŞTİREL GÖRÜŞ
20.Yılında Tiyatro Stüdyosu Vanya Dayı’yı Oynuyor
Hayati Asılyazıcı
Behramoğlu’nun Çehov çevirilerinin güzelliği Ahmet Levendoğlu’nun özen gösterdiği takım oyunculuğuyla ortaya çıkmaktadır.
Tiyatro Stüdyosu 2011 dönemine perdelerini Anton Çehov’un “Vanya Dayı” adlı oyunuyla açtı. Bilindiği gibi 2010, Çehov’un doğumunun 150. yılıydı (29 Ocak 1860-15 Temmuz 1904).
Çehov’un “Vanya Dayı” adlı oyununun sahnelenişi ve oynanışının, böyle bir zamanlamayla örtüşmesi tiyatro adına olumlu bir davranıştır. Aynı zamanda Tiyatro Stüdyosu’nun kuruluşunun 20. yılına rastlaması Çehov ve “Vanya Dayı” gerçeği adına ayrıcalıklı bir özellik yaratmaktadır. Çehov’un en ünlü ve büyük yapıtlarından olan “Vanya Dayı” ile birlikte “Martı”, “Vişne Bahçesi”, “İki Kızkardeş” gibi sahne yapıtları şiirsel gerçekçiliği yansıtan dünyaca bilinen dev sahne oyunlarıdır.
Tiyatro Stüdyosu’nda Ahmet Levendoğlu’nun sahneye koyduğu “Vanya Dayı”da 3 ayrı özelliği gördüğümü belirtmeliyim. Birincisi, bir Türk yönetmeni tarafından sahnelenen “Vanya Dayı” Çehov’un içsel ve dışsal yorumlarını ortaya koymaktadır. İkincisi, Levendoğlu’nun yorumu Çehov’un yorumu için gerekli olan Stanislavski yöntemini açık ne net bir biçimde ortaya çıkarmaktadır. Bu görüntüde “Vanya Dayı”daki Çehov şiirselliği özellikle dikkat çekiyor. Üçüncüsü ise Çehov çevirilerinde aranan şiirsel dil anlatımı şair Ataol Behramoğlu’nun şiirsel diliyle özdeşleşmektedir. Behramoğlu’nun Çehov çevirilerinin güzelliği Ahmet Levendoğlu’nun özen gösterdiği takım oyunculuğuyla ortaya çıkmaktadır. Bir güzel Türkçe tutkunu olarak bildiğimiz Levendoğlu, Behramoğlu’nun şiirsel çevirisini oyuncu seçimiyle özdeşleştirmektedir.
Efter Tunç’un sahne ve giysi tasarımı ile F. Kemal Yiğitcan’ın ışık düzeni oyuna ayrıcalıklı bir görsellik kazandırmaktadır. Bu ayrıcalığın diğer bir artısı da oyunda kullanılan canlı müziktir ki bunu başaran da Çiğdem Erken’dir.
Genel olarak bakıldığında bütün oyuncular “Vanya Dayı”daki Türkçemiz’i olağanüstü güzellikte kullanmakta ve karakterlerini yorumlamaktadırlar. Çehov’un sözcükleri uzun ya da kısa tümceleri şiirsel gerçekliğini yansıtan diyalogları büyük bir yapımın görselliği içerisinde uyumlu ve soluklu olarak bir senfoni gibi seslendirilmektedir.
Çehov, yorum olarak bütünlük ister. Söz gelimi “Vanya Dayı”da bu bütünlük inanılmaz ölçüde ve olağanüstü düzeydedir. Özel bir tiyatronun başaramayacağı ölçüde büyük bir yapımdır. Bir orkestra gibi bütünlük kazanmış takım; Vanya Dayı’da Mehmet Ali Kaptanlar, Astrov’da Emrah Elçiboğa, Sonya’da Defne Gürmen Üstün, Yelena Andreyevna’da Ezgi Bakışkan, Serebryakov’da Metin Beyen, Voynitskaya’da Gülsen Tuncer, Telyegin’de Vural Buldu ve Marina’da Serda Kondeler Aktuna her biri kendi karakterlerini çözümlemede ve yorumlamada gerçek bir Çehov oyunculuğu sergiliyor.
Yılın görülesi oyunlarından biri…