AKIN VAR AKIN

AKIN VAR AKIN

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik/ Bin atlı o gün dev gibi “hukuksuzluğu” yendik… Ey benim acıyı bal eyleyen halkım! Demir Dağı delip geçen demirci ustam benim, şenliğin hiç bitmesin! Senin Atatürk’le birlikte yüreğine yazdığın gerçek demokrasinin şen yüzü hiç solmasın! Çağdaş Cumhuriyet hukukudur o gerçek demokrasinin gülüşünü öğreten sana; sen bunu Silivri hukuksuzluk duvarının karşısında, birlik ve dayanışma ruhun, güler yüzünle bir kez daha kanıtladın… Silivri çıkarması bugün senin elinle, Türk toplumunun haksızlığa hukuksuzluğa “aklı selimiyle” karşı çıktığını ve “DUR!” dediğini gösteren muhteşem bir demokrasi şölenine dönüşmüştür! Artık bugün; Cumhuriyetimizin bağrına saplanmış hukuk çarpılmasının kör bıçağını, senin aklının ve vicdanının demirden bile güçlü sesiyle çekip çıkardığın gündür ve adaletin şenliğidir!

İşte Silivri’ye akın eden halkımdan ve memleketimden insan manzaraları böyle: İşte burada, zindanın çevresinde zincir oluşturmak için birleşen, kadın erkek elleri! Onlar şimdi nasıl da etten kemikten bir duvar örmekte. Silivri’yi “insanın aşılmaz gücüyle” kuşatmakta o eller! Hukuksuzluğun kendisine kale yaptığı Demir Dağı yıkmak için yükselen toplum duvarı, az sonra zindandaki suçsuz tutukluları yargılayan sahte belgelerin savunucularının kulaklarına ulaşıp gösterecek gücünü: “Biz buradayız ve sizin sahte kanıtlarınızı, yalancı tanıklarınızı tanımıyoruz! Zincirimiz boğacak sizin yalanlarınızı, eşsiz dayanışma gücümüzle! İnsan beynimiz ve yüreğimizle! Toplumumuzun çağdaş gücüyle!”

İşte sanatçılarımız, işte aydınlarımız, gazeteci yazarlarımız, milletvekillerimiz ve işte avukatlarımız el ele omuz omuza halkımızla birlikte: Tarık Akan, Silivri Demir Dağı’nın önündeki barikatları o “insan” elleriyle tutup devirirken… İşte Levent Kırca, işte İlker Yücel, işte Tansel Çölaşan, Emine Ülker Tarhan ve daha niceleri… CHP’si, İP’si, ADD’si, ÇYDD’si ve muhteşem bir insan seli… Birbirlerine sıcak bakışları ve güler yüzleriyle yaklaşan, karşısındakine kucak açan insanlar… Bizim acıyı bal eyleyen şen yüzlü insanlarımız! Sanki günlerdir yıllardır acı çeken zindandaki suçsuzların kaderi çizilmiyor burada, tüm toplumun geleceğine tarih düşülüyor! Hem de keder ve kahırla değil, gülerek, yardımlaşarak, ekmeğini bölüşerek ve acıyı şölene çevirerek! Herkes birbirinin karnını doyuruyor, peynir ekmek, çorba ve sıcak çayla gönlünü alıyor, “Üşüdünüz mü? Nöbetçi çadırımızda sobamız da var, ısınabilirsiniz” diyerek… Oysa benim yüreğim sımsıcak bir kor gibi, az sonra şu Demir Dağı aşıp geçeceğim sanki, öylesine yanmaktayım! Dondurucu soğuğa karşın beni sarıp sarmalayan yüzlerin şenliği içimi ateşliyor! İçerdeki sevgililerimizin yurtseverlik uğruna çektikleri acılar benim içimde çığlık çığlığa bir yangına dönüşmüş, şimdi Silivri’nin kancık soğuğu artık bana vız gelir! Bizleri toplumdan ve bizlerden koparılmalarıyla birleştiren Tuncay Özkan, Doğu Perinçek, Mustafa Balbay, İlker Başbuğ, Mehmet Perinçek, Mehmet Haberal’la birlikte kalebentliğe mahkum olmuş ya da ölüme gönderilmiş daha nice yurtsever yiğitlerimiz adına Silivri’nin Demir Dağı’na balçık çamurun karanlığını aşarak tırmanmak vız gelir! İşte Uğur Mumcu, Türkan Saylan, İlhan Selçuk burada, bizimle el ele, onların sıcağıyla yanıp tutuşurken Silivri’nin adaletsizlik üşümesi bizlere vız gelir! Hıdır Hokka gür sesiyle bizlere seslenirken önümüze çıkacak her şey ama her şey vız gelir!

Nöbetçi çadırlarının güler yüzü Zeynep Hanım bizi sobanın binlerce yıldır tüten tarihsel sıcaklığında birleştirdiğinde gülüyoruz neşeyle; duruşmalar dondurulmuş, avukatlar konuşuyormuş… Birbirimize bakıyoruz, bin değil yüz bin atlı akında çocuklar gibi şeniz! Daha da… Daha da… Akın edeceğiz akın, haksızlığın üzerine hiç durmadan, yürüyeceğiz aklımızın yalınkılıç gücü ve cumhuriyetimizin demokratik düzeni adına tek yumruk olarak…Hukuksuzluğun alt edilmesi ve adaletin kazanılması yakın. Ey halkım! Adaletsizliğin kalesi Silivri senin demirden Ergenekon Dağı’nı delip geçme savaşımındır! Şimdi burada tarihini sırtına alıp karanlığa karşı bir zırh gibi kuşan ve yürü Silivri yollarında hukuksuzluğa karşı, yüz binlerle akınlarda çocuklar gibi şen olup bir arada… Cumhuriyet’in sana armağanı çağdaş demokrasin, adalet ve hak savaşın senindir!

TANSU BELE/ 14 ARALIK 2012

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir